Göktaşlarında, güneş sistemimizin erken dönemlerinde bulunan ve dünyada başlayan yaşam için çok önemli olabilecek kimyasal maddelerin kaydı vardır. 1960'lı yıllardan beri bilim adamları, genetik materyalimizin yapıtaşları olan nükleobazların, Dünya'ya göktaşlarıyla geldiğine dair kanıtlar aramaktadır. Yeni bulgular, bazı nükleobazların gerçekten de dünyaya belli göktaşlarıyla uzaydan geldiğini, hem de daha önceleri düşünülenden de çok daha fazla çeşitte ve miktarda bulunabildiğini gösterdi. Buluşu içeren çalışma, PNAS (Proceedings of the National Academy of Sciences) dergisinde yayımlandı.
Resim: Bir kondritik göktaşının enine kesiti (Credit: Carnegie Institution)
Kapsamlı araştırmalar göstermiştir ki, proteinleri meydana getiren amino asitler, uzayda bulunmaktadır ve organik maddeden zengin olan karbonlu kondrit denilen göktaşlarıyla dünyaya gelmişlerdir. Ancak bugüne kadar, göktaşları üzerinde bulunan nükleobazların da aynı şekilde geldiğini kanıtlamak bu kadar kolay olmamış, bunların göktaşına dünyadayken bulaşmadığından emin olunamamıştı.
Aralarında Carnegie Jeofizik Laboratuvarı'ndan Jim Cleaves'in de bulunduğu araştırma ekibi, kapsamlı spektroskopi teknikleri kullanarak, 11 farklı karbonlu kondrit ve bir üreilit göktaşı örneğini, nükleobaz arayarak inceledi. (Üreilit, çok nadir görülen ve farklı bir kimyasal yapıya sahip olan bir göktaşı türüdür.)
Karbonlu kondritlerden ikisinde, muhtelif dizilimlerde nükleobazlar ve onlara yapısal olarak benzeyen nükleobaz analogları denilen bileşikler bulundu. Bulunan bu nükleobaz analoglarından özellikle 3 tanesi, dünyadaki canlılarda çok ender rastlanan türlerdi. Dahası, göktaşlarının toplandığı bölgelerdeki toprak ve buz örneklerinde, bu nükleobazların kayda değer konsantrasyonlarına rastlanmadı.
Cleaves konuyla ilgili şöyle dedi: "Dünyaya özgü olmayan ve çok ender gördüğümüz nükleobaz bileşiklerini bulmamız, uzayda yaşam olduğuna dair güçlü bir olasılık sunuyor."
Araştırma ekibi buluşun ardından, uzayda yaygın olarak bulunan amonyak ve siyanürle yaptıkları kimyasal reaksiyonlar yoluyla nükleobaz ve nükleobaz analogları üretmek üzere, sonuçları deneysel olarak da testlere tabi tuttular. Deney sonuçları, göreceli bollukları dışında, karbonlu kondritlerdeki bulgularla benzeşti. Bu ufak farklılığın sebebi, göktaşlarındaki nükleobazların, dünyaya yolculukları sırasında geçirmiş olabileceği kimyasal ve termal süreçler olabilir.
Bu bulgulardan, çok önemli çıkarımlar yapılacaktır. Dünyadaki canlılığın yapı taşlarının, dünyaya uzaydan göktaşları yoluyla gelmiş olma ihtimali daha da kuvvetlenmiştir. Cleaves; " Bu bize, göktaşlarının canlıların yapıtaşları için bir alet çantası görevi yapmış olabileceğini gösteriyor. " diye ifade etti.
* Yaşamın yapıtaşlarının uzaydan gelmiş olma ihtimali abiyogenez hipotezlerini çürütür gibi görünse de, yapıtaşlarının uzayda nasıl oluştuğuna dair bir açıklama için yine abiyogenez teorilerine yönelmek gerekecektir. Bu durumda yönlendirilmiş panspermia konusunun gündeme gelebilecektir.
Çeviri kaynağı: Bu yazı, Carnegie Institution'dan sağlanan bilgilerin ışığında ScienceDaily ekibi tarafından yazılmış ve 08.08.2011 tarihinde yayımlanmıştır.
Şu yazılar da ilginizi çekebilir: