Daniel Dennett - Zihin Karışıklığının Evrimi

 

   Çevirisini tamamladığım bu video, Daniel Dennett’ın 2009'da AAI (Uluslararası Ateist Birliği) Konferansındaki Zihin Karışıklığının Evrimi (The Evolution of Confusion) başlıklı uzun soluklu sunumudur. Dennett burada birtakım kavramları çarpıtarak insanların kafasını karıştıran teolojinin işleyişini ve onun hammaddesi olan din olgusunun, tıpkı diğer biyolojik yapılar gibi geçirmekte olduğu evrimi ele alıyor. Dennett, dini inanca sahip insanların yaşadığı kafa karışıklığını, bu karışıklığın nasıl ve neden oluştuğunu adeta bir fikir mühendisi gibi, düşündürücü üslubuyla ve zaman zaman çok mizahi bir şekilde ele alıyor.

   Sunumda ateist din adamları örneklenmiş, ama izleyen herkesin kendisiyle ilgili gerekli çıkarımı yapabileceğine inanıyorum. Videoda bahsi geçen örneklerle özdeşleşmemiz de oldukça kolay oluyor. Bireylerin veya profesyonel din adamlarının çevrelerinden gördüğü maddi/ manevi baskı üzerine yapılan alan çalışmalarından da faydalanılarak, ateistlerin gerçek kimlikleriyle ortaya çıkmasının bazen neden zor olabileceği açıklanıyor. 

   Çoğumuzun belki de Richard Dawkins aracılığıyla (özellikle The Four Horsemen ve The Atheism Tapes gibi söyleşilerinden) tanıma şansı bulduğu bu önemli düşünür, bildiğiniz gibi günümüzün önemli filozoflarından birisi ve aynı zamanda da dünyaca tanınmış ateist bir bilim adamı ve yazardır. Bilim, akıl ve biyoloji felsefesinin, özellikle evrimsel biyoloji ve bilişsel bilim ile ilgili alanlarında önemli kitapları ve çalışmaları vardır.

   Dennett’ın konuşma ve anlatım üslubuna alışkın olmayanlar için ufak da bir uyarı yapmak isterim. Kendisi oldukça espirili ve fazlasıyla ironik bir anlatım şekline sahip; umarım zaman zaman yaptığı bu zekice çıkışlar izleyenler tarafından yanlış anlaşılmaz. Felsefe ve mantıklı düşünme kavramlarına yabancı olan toplumumuzda bu ne derece mümkün olur emin değilim ama vurgulamak istediği noktaların doğru kavranması halinde, izleyenler için gerçekten çok eğlenceli ve bir o kadar da düşündürücü bir seyirlik olacağına eminim. Yine de bazı yanlış anlaşılmaya müsait gördüğüm yerlerde, çeviriye (?!) şeklinde noktalama işaretleri eklemeden edemedim. Yazının sonunda, sunumda bahsi geçen bazı terim ve kelimelerin anlamlarını bulacaksınız. Bunların anlaşılması halinde, Dennett’ın bahsettiği konuların daha da iyi anlaşılacağını düşünüyorum.

  • Karen Armstrong'ın Wall Street Journal'da çıkan bir yazısına Richard Dawkins’in verdiği cevap (yukarıdaki sunumda bahsi geçiyor): 

Eğer incelikli teologlar veya postmodern rölativistler, varoluş kavramının içini boşaltarak tanrıyı miadı dolmuş laf ebeliklerinden kurtardıklarını düşünüyorlarsa, bunu tekrar düşünseler iyi olur. Bir kilise ya da cami cemaatine, varoluşun, onların tanrılarıyla ilişkilendirilemeyecek kadar sıradan bir olgu olduğunu söylerseniz, sizi hemen bir ateist olarak damgalayacaklardır; çok da haklıdırlar. 

  • Jerry Coyne’un Armstrong'ı eleştirdiği "Dawkins 17 - Armstrong 0" başlıklı yazıyı okumak için tıklayın.  

Concorde yanılgısı: Gelecekte elde edilecek kazançtan çok, geçmişte yapılan yatırımların dikkate alınması yoluyla, bu geçmiş yanlışları devam ettirmeye yönelik yapılan çıkarım hatasıdır. Yani geçmişte doğru kabul edilen bir fikre göre hayatını kurmuş olan bir kişi, sonradan onun doğru olmadığını anladığında bile, önceden yapmış olduğu maddi-manevi yatırımları bir kenara atıp, mevcut doğruya göre kararlar almaya korkabilir. Bu durumda Concorde yanılgısına düşmüş olur. Videodaki örnekte, hayatını dine ve din adamı olmaya adamış kişiler, birgün inancını kaybettiği zaman, bütün hayatının emeğini ve birikimini çöpe atıp yepyeni bir doğrultuda hayatına şekil vermeyi göze alamayabilir. 

Deepity: ("derinsellik" diye çevirdim) Dennett bu kelimeyi, popüler kültürden gelen yeni bir terim olarak ele alıyor ve ona bir de tanım ekleyerek konuşmasında bu anlamda kullanıyor: Mantıken yanlış kurgulanmış olduğu için, çok derin bir anlamı varmış gibi görünen önerme. Farklı yorumlanma şekilleri olan bu tür cümleler ya doğru ama içerdiği anlam bakımından önemsizdir, ya da zaten yanlıştır ama doğru olmuş olsa çok şaşırtıcı bir durum yaratacaktır. Dolayısıyla hem doğru, hem de şaşırtıcı olması mümkün değildir. Ama okunduğunda her iki yorumlama şekli de insanın kafasında canlandığı için, sanki doğru ve de şaşırtıcıymış gibi bir kavrama yanılgısı oluşturur. 

Kullanım-bahis hatası (KBH): Bir kelimenin tanımını, yine o kelimeyi kullanarak yapma hatası. Yani bir kelimeden bahsetmekle, o kelimeyi içerdiği anlamda kullanmak arasında fark vardır. Bu farkı görmezden gelerek yapılan her türlü tanımlama da dolayısıyla hatalı olacaktır. 

Kipple: Bilimkurgu roman yazarı Philip K. Dick’in "Do Androids Dream of Electric Sheep?" kitabında yarattığı ve tanımladığı, sonradan da kent kültürüne yerleşmiş olan bir terimdir. İşe yaramayan, çöplüğe giden ve hiçbir insan müdahalesi olmadan da sürekli olarak kendi kendine üreyen, çoğalan şeyler anlamına gelir. Bu kitap senaryolaştırılarak Blade Runner (Bıçak Sırtı) ismiyle beyaz perdeye de uyarlanmıştır. 

Grandfalloon: Kurt Vonnegut’ın Cat's Cradle isimli romanında yarattığı ve yine “kipple” gibi kent kültürüne yerleşmiş olan bir terimdir. Bu kitapta kurgulanmış olan Bokononism isimli parodi bir din vardır. Ortak bir kimliği veya amacı paylaştığını iddia eden, ama aslında anlamsız bir birliktelik ve ortaklık içerisinde bulunan insan topluluğu anlamına gelir.

Yorumlar (2) -

  • Ellerinize sağlık. Özellikle kitap tanıtımlarını çok faydalı oluyor. Bu güzel siteyi hazırlayıp emek verdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Yorum ekle