Fırlatma yeteneğimiz ve evrim

Fırlatma yeteneğimiz bizi nasıl insan haline getirdi?

   Darwin, insanların nesneleri fırlatma yeteneğinin altında iki ayak üzerinde yürüme (bipedalizm) özelliğinin yatıyor olabileceğini öngörmüştü. En yakın akrabamız olan şempanzeler de dahil olmak üzere birçok primat türü, ara sıra birtakım nesneleri fırlatabilir; fakat erkek çocuklarının bile nesneleri fırlatma hızı ve isabeti ile boy ölçüşemezler. George Washington Üniversitesi bilim insanlarından Neil Roach ve ekibi, bu özgün yeteneğin evrimini daha iyi anlayabilmek için üniversitenin beysbol oyuncuları üzerinde araştırmalar yaparak fırlatma kabiliyetinin biyomekaniğini inceledi. Bu çalışmanın sonuçları Nature dergisinin 27 Haziran 2013 tarihli sayısının kapağında yer alarak yayınlandı.

  

   Elbette fırlatma yeteneğimiz atalarımız top oynayabilsin diye evrilmedi. Roach ve ekibi, bilgisayar oyunlarında ve animasyon filmlerindekine benzeyen üç boyutlu bir kamera sistemi kullanarak, üniversite takımındaki beysbol oyuncularının fırlatma hareketlerini kaydetti. Omuz kasları, fırlatma eylemi için gereken enerjinin ancak yarısını üretiyor. Geriye kalan gücün büyük bir kısmı ise omuz ve diğer bölgelerde enerjiyi muhafaza eden ve hızla serbest bırakan bir düzenekten ileri geliyor. Bulgulara göre insanların üst bedeninde meydana gelen adaptasyonlar (uyarlanımlar), omuzdaki elastik enerjiyi muhafaza etmemize ve açığa çıkarmamıza imkan veriyor; tıpkı bir mancınık gibi. Bu enerji korunumunu sağlayan kilit morfolojik adaptasyonların kanıtları, hominin fosil kayıtlarında muhafaza edilmiş durumda. Bu fosilleri inceleyen ekip, nesneleri yüksek hızla fırlatmaya yarayan ve hominin atalarımızda evrilen gövde, omuz ve koldaki belirli bazı anatomik yapıların ilk kez 2 milyon yıl önce Homo erectus’ta görüldüğünü ortaya çıkardı. Bu yapılardan bazıları 4-2 milyon yıl önce yaşamış olan australopithecus'larda da görülüyor, fakat takımın tamamının görülmesi 2 milyon yıl öncesine denk geliyor. Homo erectus ile başlayan fırlatma yeteneğinin atalarımızın avlanma başarısında ve yöntemlerinde, dolayısıyla da evrimimizde hayati önem taşıdığı öne sürülüyor.

    Dr. Roach: Şempanzeler çok güçlü ve atletiktir, fakat buna rağmen erkek şempanzeler bir nesneyi saatte ancak 32 km’lik bir hızla fırlatabilir. Bu hız 12 yaşındaki bir erkek beysbol oyuncusunun fırlatma hızının sadece üçte biridir … Biz insanlar nesneleri fırlatırken, önce nesneyi tutan kolumuzu hedefin ters yönünde, geriye doğru çeviririz. Bu ‘kol-kurma’ devresinde omuzlarda yer alan tendon ve ligamentler esnetilir ve elastik enerji muhafaza edilmiş olur. Bu enerji salındığı zaman, kolun ileri doğru hızlanmasını sağlar ve insan bedeninin yarattığı en hızlı hareket ortaya çıkmış olur. Böylece çok hızlı bir atış oluşur. Nesneleri fırlatma yeteneğinin ilk avlanma davranışlarının gelişiminde önemli bir rol oynadığını düşünüyoruz. Böylece atalarımız büyük avları çok daha etkili ve güvenli bir şekilde yakalayabilmiştir. Kalorisi yüksek olan et ve yağ içerikli bir beslenme düzeni de beyin hacmindeki artışı mümkün kılmış ve atalarımızın dünyanın farklı bölgelerine göç etmelerine imkan tanımış olabilir. 

   Bir fırlatma aparatına takılarak kullanılan taş aletlerden yapılma silahlar arkeolojik kayıtlarda oldukça yenidir. Bu nedenle ekibin bir sonraki araştırma konusu, atalarımızın bu yakın zamanlı aletleri kullanmaya başlamadan evvel hangi silahları kullanmış olduğunu bulmak. Tercih ettikleri silahlar nelerdi? Taşlar mı? Ucu sivriltilmiş tahta mızraklar mı? Yoksa bambaşka bir şey mi? Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir.

 

   Bu yazı 26.06.2013’te ScienceDaily ve Nature.com sitelerinde yayımlanan bilgilerin ışığında hazırlanmıştır.

   Kaynak makale: Neil T. Roach, Madhusudhan Venkadesan, Michael J. Rainbow, Daniel E. Lieberman, Elastic energy storage in the shoulder and the evolution of high-speed throwing in Homo, Nature, 2013; 498 (7455): 483 DOI:10.1038/nature12267  

 

Şunlar da ilginizi çekebilir:

 

 

Yorum ekle