Evrenin genişleme oranı yeniden hesaplandı

   Astronomlar, NASA’nın Hubble teleskobunu kullanarak, Evrenin genişleme oranını yeniden hesapladı ve Karanlık Enerji ile ilgili bir hipotezi geçersiz kıldı. 

   Evren inanılmaz bir hızda genişliyor gibi görünüyor. Bazıları bunun sebebinin, Evrenin, yerçekimiyle tersine çalışan karanlık maddeyle dolu olması olduğunu düşünüyor. Bu hipoteze bir de alternatif hipotez var; ona göre de 8 milyar ışık yıllık göreceli bir boşluk balonu, bizim galaktik alanımızı sarmış durumda. Bu boşluğun merkezinde yaşıyor olsaydık, galaksilerin birbirlerinden gittikçe hızlanarak uzağa itilmelerini gözlemlememiz olanaksız olacaktı.

   Güncel verilere göre bu alternatif hipotez geçersiz kılındı, çünkü astronomlar Evrenin genişleme oranını yeniden ve bu sefer daha hassas bir doğrulukla hesapladı. Araştırmayı Space Telescope Science Institute (STScI) biriminde ve Johns Hopkins Universitesinde görevli astrofizikçi Adam Riess yönetti. Hubble araştırmaları, SHOES (Supernova Ho for the Equation of State) ekibi tarafından yürütüldü ve Evrenin genişleme oranını %3,3 kesinsizlikle elde etti. Yeni ölçümler, Hubble’ın bugüne kadar yaptığı en iyi ölçüm olan 2009 değerlerindeki hata marjinini %30 azalttı. Reiss şöyle dedi: “Hubble’da yeni bir kamera deniyoruz, trafik polisinin uzayda hız yapanları yakalamak için kullandıklarına benzer bir şey gibi olacak. Gaz pedalına basan sanki karanlık maddeymiş gibi görünüyor.”

   Riess’in ekibi öncelikle dünyaya yakın ve uzak olan galaksiler için belirli bir mesafe tayini yapmak zorundaydı. Bu uzaklıkları, Evrenin genişleme hızının, bu galaksiler üzerinde yarattığı uzaklaşma miktarıyla  kıyasladılar, bu iki değeri Hubble sabitinin hesaplanmasında kullandılar. Hubble sabiti, bir galaksinin Samanyolundan uzaklaşma hızını ifade eder. Astronomlar fiziksel olarak mesafeleri ölçme şansına sahip olmadıkları için, sabit noktalar olarak yıldız veya başka benzeri cisimlerin seçilmesi gerekliydi.Bu cisimler kendilerine ait parlaklıkları olan ve bu parlaklıkları atmosfer, yıldız tozu veya uzaklık nedeniyle azalmamış cisimler olacağı için, gerçek parlaklıklarının dünyadan görünen parlaklıklarıyla kıyaslanması sonucu elde edilen uzaklık değeri hatasız olacaktır. Daha uzak mesafeleri ölçmek için Riess’in ekibi, Tip1a Süpernova olarak sınıflandırılan özel bir patlayıcı yıldız grubu seçti. Bu yıldızlar, Evrenin her yerinden görünebilecek kadar parlaklık yaratır ve her biri benzer ölçekte bir parlaklık yayar.

   Astronomlar, Tip1a süpernovalar ve titreşimli Cepheid yıldızlarının bu gözle görünür parlaklığını kıyaslayarak, onların içsel parlaklıklarını ve dolayısıyla yıldızın Evrendeki çok uzak noktalara olan uzaklığını kesin olarak hesaplayabilirler. Hubble’da kullanılan yeni WFC3'ün (Wide Field Camera 3; Geniş Alan Kamerası 3) netlik ve görüntü keskinliği özelliğini kullanarak, görünür veya kızılötesi ışık bölgelerinde bulunan daha fazla yıldızı inceleme şansı buldular ve farklı teleskoplardan gelen ölçümlerdeki tutarsızlıklardan kaynaklanan sistematik hatalar da elimine edilmiş oldu. SHOES ekibinden Lucaz Marci, “WFC3, Hubble üzerinde bu ölçümleri yapmak için şimdiye kadar kullanılan en üstün kamera. Daha önceki ölçümleri çok daha kesin değerlerle elde etmemizi sağlıyor ve bunu çok daha kısa sürede yapıyor.” diye belirtti. 

Resim: Hubble’ın çektiği bu fotoğrafta, genç yıldızların mavi parlaklığının, NGC 5584 galaksisinin spiral kollarını oluşturduğunu görüyoruz. Dışarı doğru uzanan ince toz şeritleri, ortadaki turuncumsu merkezden yayılım gösteriyor gibi görünmektedir. Fotoğraf boyunca serpiştirilmiş gibi duran kırmızı noktalar, arka plandaki galaksilerdir. Bu fotoğraf, Hubble’ın Wide Field 3 kamerasıyla, Ocak-Nisan 2010 tarihlerinde görünür ışık altında çekilmiş pek çok görüntüden birisidir. (Credit: NASA, ESA, A. Riess -STScI/JHU, L. Macri Texas A&M Uni. and Hubble Heritage)

     Evrenin genişleme oranını tam olarak bilmemiz, karanlık maddenin gücünün etkisini daha da sınırlar ve astronomların diğer kozmik özellikler ile ilgili bilgilerini genişletmesini sağlar. Evrenin şekli, daha önce Evreni doldurmuş olan nötrinolar ve hayalet parçacıklar da elde edilecek olan bu bilgilerin içindedir. Hubble’ın bu olağanüstü gelişimi, Evreni anlamamıza her geçen gün bizi bir adım daha yaklaştırıyor. Thomas Edison’un dediği gibi: “Her yanlış girişim, doğruya giden yolda bir adımdır.” 

 

   Bu makale, ScienceDaily ekibi tarafından, Space Telescope Science Enstitüsü'nden sağlanan bilgilerin ışığında yazılıp 14.03.2011 tarihinde online olarak yayımlanmıştır.

   Çeviri: felis agnosticus

 

Şunlar da ilginizi çekebilir:

Yorumlar (1) -

  • 1990'da uzaya fırlatılan Hubble Uzay teleskobu sayesinde evrenin en uzaktaki cisimlerinin bugüne değin görmediğimiz ölçüde net resimlerine sahip olduk. Astrofizikte devrim niteliğindeki buluşlardan biri olan evrenin genişlediği olgusu Hubble ile saptandı. Yukarıdaki yazı, evrenin genişleme hızının önceden ulaşılan değerlerden de yüksek olduğu ile ilgili. Bu yeni bir bulgu olarak elbette çok önemli. Ama bu aynı zamanda bilimin ilerleme süreci hakkında da bizi yeniden uyarıyor ve eğitiyor.
    Gerçekten de Edison'un dediği gibi “Her yanlış girişim, doğruya giden yolda bir adımdır.” Yanlış girişimin doğruya giden yolda bir adım olması, bilime özgü bir şeydir. Çünkü bilim, sadece bilim, gerçeğin peşindedir; ve bu yürüyüşünde bilim gerçeği, sadece gerçeği arar. Boşinanlar, saplantılar, duygusal tercihler, peşin hükümler ya da değer yargıları, bilimi, gerçek peşindeki bu yürüyüşünden saptıramaz; bulgularının yanlışlanması onun gerçeği arama tutkusunu yokedemez. Bilim adeta düşe kalka yürümesini öğrenen bir çocuğa benzer. Çocuğun yanlışlarını reddetmek nasıl yaşam gerçeğini yadsımaksa, bilimin gaflarını ve zaaflarını dile dolayıp, doğaüstü güçlere ve metafizik yöntemlere teslimiyet de evren gerçeğini ıska geçmek, dolayısıyla insanın maddi ve manevi varoluşunu yadsımaktır.
    Bu çeviriyi bize kazandırdığınız için teşekkürler. Dilerim pek çok insan bu tür bilimsel gelişmeleri izler.
    NOT:Uzay söz konusu olduğunda, yerçekimi(gravitation) sözcüğü yerine sanırım kütleçekimi sözcüğünü kullanmak daha uygun olur.

Yorum ekle