Din eleştirisi yaparken, içinde yaşadığımız toplumun Müslüman ağırlıklı olması nedeniyle daha ziyade İslam'ı eleştirmek durumunda kalıyoruz. Bu noktada sanki diğer dinler çok masummuş, tehlikeli değilmiş gibi bir intiba uyanabiliyor. Örgütlü dinlerin diğer üyelerini ne kadar tanıyoruz? Veya daha açık söylemek gerekirse, onların tehlikelerinin ne kadar farkındayız? Farklı dinlerin sergilediği farklılıkları ve ortaklıkları doğru bir şekilde tahlil etmek, inanç kavramına bakış açımızı değiştirecek ve daha doğru bir pencereden daha tutarlı çıkarımlar yapmamıza olanak tanıyacaktır.
Ne yazık ki okumayı sevmeyen bir toplum olarak bu konuda oldukça cahil olduğumuzu kabul etmeliyiz. İslam söz konusu olunca herkes alim kesilir, ama iş diğer dinlere gelince sus pus kalır. Resmin tamamını görebilmek için, o konuyla ilgili olabildiğince çok bilgilenmek gerekiyor. Bu nedenle 3 Semavi dinden Hristiyanlık hakkında bazı temel bilgilerin üzerinden geçmekte fayda olacağını düşündüm. Derleme şeklinde kaleme aldığım bu yazının altında toplu bir isim ve kaynak listesi verilmiştir.
“Hristiyan” sözcüğü, İbranice'deki maşia'dan kaynaklanmaktadır ve “yağ sürülmüş, yağla kutsanmış” anlamına gelir. İsrail kralları ve yüksek rahipleri, yeni görevlerinin simgesi olarak yağla kutsanırlardı. Tevrat’ın birçok yerinde bu işlemin yapıldığını görmekteyiz. maşia sözcüğü İsrail krallarının bir ünvanıydı. Geniş anlamıyla bu ünvan “Tanrının bir görev vermek üzere seçmiş olduğu” kişileri de kapsıyordu. Tevrat’ın “İşaya” kitabında Yahudileri sürgünden kurtaran Pers kralı Kyros’a da bu ünvanla hitap edildiğini görüyoruz. Bu sözcüğün Yunanca’daki karşılığı olan khristos sözcüğünden Christian=Hristiyan türemiştir. Bu sözcük ilk kez Antakya’da telaffuz edilmiştir. Hristiyan, “Mesih’in yandaşı, Mesih’e bağlı” anlamına gelir.
YENİ AHİT (İNCİL)
Genellikle İncîl, Müjde, Yeni Ahit veya Yeni Anlaşma kelimeleriyle ifade edilir. İncil, Hristiyanlığın kutsal kitabı olan Kitab-ı Mukaddes'in, Yeni Ahit kısmının ilk 4 bölümünün her birine verilen addır. Yeni Ahit eski Koine Grekçe olarak yazıldı. İncîl sözcüğü “müjde, hoş haber” anlamındadır. Grekçe “evangelion” (iyi haber) kelimesinden gelir. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından kaleme alınmış olan 4 İncil, yazarlarının adıyla anılır. İncillerde, Hristiyanlığa göre İsa'nın hayatı ve öğretileri anlatılır. İncil kelimesi gerçekte Yeni Antlaşma'nın ilk dört kitabını (bölümünü) karşıladığı halde, bazen Yeni Antlaşma'nın tamamı için de kullanıldığı olur. Bazen de yine hatalı olarak, Kitab-ı Mukaddes'in tümü yerine kullanılır.
Hristiyanlık'ta kabul edilen bu dört İncil'e Kanonik İnciller denir. Bunların ilahi vahiy sonucu yazıldığına inanılır ve Yeni Ahit'in bir parçası olarak kabul edilir. Kanonik İnciller Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleridir. Hristiyanlığın kabul etmediği İnciller de mevcuttur, bunlara Apokrif İnciller denir. Yeni Ahit 27 kitapçıktan oluşur:
- İlk 4 kitapçık İncil'i oluşturur.
- Ardından Resullerin İşleri ve Pavlus'un 14 mektubu gelir. Bu mektupların sonuncusu olan "İbranilere mektup" kimilerince Pavlus'a atfedilmez.
- Son olarak Havarilerin 7 mektubu ve Yuhanna'nın kaleme aldığı kabul edilen, Vahiy olarak da bilinen Apokalips gelir.
İsa'dan sonraki ilk 200 yılda çok sayıda İncil ortaya çıkmıştır. Başlangıçta bunların hangilerinin "kutsal" ve "kanonik" kabul edilmesi gerektiği konusunda bir görüş birliği yoktu. 4 İncil olması gerektiğini savunan ilk belge MS 180 yılında Piskopos Irenaeus tarafından yazılmıştır. 4 İncil konusunda Hristiyanların bir görüş birliğine varması bu tarihten de daha ileride gerçekleşmiştir. MS 397'deki Üçüncü Kartaca Konsili, günümüzdeki haliyle Yeni Ahit'in onaylandığı ilk büyük Hristiyan kuruludur.
Kitabı Mukaddes'teki İncillerin üçü —Matta, Markos ve Luka— gerek verdikleri bilgi gerekse üslup açısından birbirini andırır. Bunlara sinoptikler denir. Yuhanna İncili diğerlerinden farklıdır. Sinoptik İncillerin ortak bir kaynaktan (Q metni) kaynaklandığı öne sürülmüştür.
- Matta İncili: İsa'nın on iki havarisinden biri olan, Roma vergi memuru Celile'li Matta tarafından yazıldığı kabul edilen incildir. Yeni Ahit'in ilk bölümünü meydana getirir. Kelime anlamı olarak Matta, İbranice "efendimizin (tanrımızın) hediyesi" anlamına gelmektedir. M.S. 52 - 68 yılları arasında, Kudüs düşmeden önce yazıldığı tahmin edilmektedir.
Matta İncili, İsa'nın soyağacı ile başlar, hayatını ve dinî faaliyetlerini özetler. Havarilerin seçimini ve İsa'ya katılışlarını anlatır. Muhtemelen ilk olarak İbranice yazılmıştır. Markos İncili temel alınmıştır. Diğer üç kanonik İncilden çok daha fazla Eski Ahit referansı içermektedir. İsa'nın da mensubu olduğu Yahudi toplumunu hedeflediği düşünülmektedir. Yahudileri, Nasıra'lı İsa'nın yüzyıllardır bekledikleri Mesih (kurtarıcı) olduğuna inandırmayı amaçlar. İsa'nın kral olduğu belirtilir. Yahudilerin fizikî ve materyalist bir kurtarıcı ve krallık beklemelerinden ötürü Matta İncilinde İsa'nın manevî krallığı vurgulanır.
- Markos İncili : Yeni Ahit'in ilk dört bölümünü oluşturan kanonik İncillerden ikincisidir. "Evanjelist Markos" olarak da bilinen Yuhanna Markostarafından yazılmıştır. Markos, Barnabas'ın kuzeni ve İsa'nın havarisi Petrus'un (Simun) yakın arkadaşıdır. Markos'un incili Petrus'a dayanarak yazdığı kabul edilir. MS 60'lı yılların sonlarında veya 70'li yılların başlarında yazılmıştır. Matta ve Luka İncillerine kaynak teşkil ettiği ve İncillerin en eskisi olduğuna inanılır. Vaftizci Yahya'dan İsa'nın göğe yükselişine kadar olan kısmı anlatır. Kısa versiyonunda İsa'nın boş mezarına kadar olan kısmı anlatır.
- Luka İncili : Vaftizci Yahya'nın doğumundan İsa'nın göğe yükselişine kadar olan yaklaşık 35 yılı kapsar. M.S. 60'lı yıllarda yazıldığı tahmin edilmektedir. Markos İncili'ni baz aldığı kabul edilir. Karakteristikleri, dönemin Yunanlılarına hitap ettiğini düşündürür. İnci'lin yazıldığı dönemlerde Romalılar askerlikte ustalaşmış iken, Yunanlılar bilgelikleriyle meşhurdurlar. Bu nedenle Luka İncili İsa'yı kusursuz bir insan ve tanrının bilgeliğinin insan şekline bürünüşü olarak resmeder. İsa'nın ibret verici kısa hikâyelerine geniş yer verir. İsa'nın Kutsal Ruh ile olan bağlantısını anlatır. Kutsal Ruh'un doğmuş şekli olduğunu, Kutsal Ruh'un gücü sayesinde kilisesini kurduğunu ve Kutsal Ruh'tan akan sözlerini, vaatlerini anlatır.
- Yuhanna İncili : Yeni Ahit'in ilk dört bölümünü meydan getiren kanonik İncillerden sonuncusudur. Kelime anlamı olarak "sevgili" veya "sevilen" demektir. Balıkçılık yaparak geçinen, "Evancelist Yuhanna" olarak da bilinen, havari Yuhanna tarafından yazılmıştır. M.S. 90'lı yıllarda yazıldığı tahmin edilmektedir. Vaftizci Yahya'nın (Yahya Peygamber) dini faaliyetlerinden, İsa'nın göğe yükselişine kadar olan zaman aralığını kapsar. Yuhanna İncili, İsa'nın kilisesinin oluşumunu anlatır. Cennetteki krallığından insanlığa yol göstermeye devam edeceği vurgulanır. Bu anlamda, diğer İnciller gibi belirli bir kesimi değil, tüm insanlığı hedeflediği düşünülebilir. "Dünya" kelimesi birçok yerde tekrarlanır. Diğer İncillerde vurgulanan İsa'nın insanî veya dünyevî faaliyetlerinden ziyade doktrinlerine geniş yer ayırır.
Resullerin işleri: Luka İncili'nin de yazarı olan Pavlus’un öğrencisi Luka tarafından kaleme alınmıştır. Bu kitapta, Pavlus'un Hristiyanlık öğretisini kurma ve yayma çabaları detaylı olarak anlatılır.
Pavlus'un mektupları: Yeni Ahit içinde bulunan14 adet mektuptur. Antakyalı bir Yahudi olan, İsa’yı hiç görmemiş, başlarda İsevilere karşı acımasız bir düşman iken, Şam bölgesine yaptığı bir yolculukta, İsa’nın kendisine bir nur olarak göründüğünü, kendisini “Mesih’in Elçisi” olarak atadığını söylemiş ve bugün bilinen Hristiyanlığın temellerini atmış kişidir. Geriye kalan ömrü boyunca, Kudüs, Anadolu, Roma ve tüm yakın coğrafyaları dolaşarak “TANRI’NIN OĞLU İSA MESİH” ve TRINITY (TESLİS; Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçlemesi) inancını oluşturmuş ve Aziz Pavlus olarak Hristiyanlarca İsa Mesih’in Peygamberi ve Hristiyanlığın iman ve ibadet esaslarının kurucusu olarak kabul edilmiştir. Bu öğretisini, tebliğini ve hikayesini 14 adet mektupta anlatmıştır; bu mektuplar Hristiyanlarca YENİ AHİT mushafına dahil edilerek, mutlak doğru ve kutsal kabul edilmiştir.
İncil'in mesajı:
İncil'in mesajı İsa'nın kimliği ve eylemleridir. Hristiyanlar için insanlığın temel sorunu günahtır. Günahkar insan kutsal tanrı ile ilişki kuramaz. Günah insana ölüm getirir ve herkes bu ölümü hak etmektedir. Dünyada yaşamış tek günahsız kişi olan İsa ise insanların günahlarını bağışlatan bir kurban olarak çarmıhta ölmüştür. Tanrı bu kurbanı kabul ederek, İsa'yı ölümden diriltmiştir. Eğer bir insan İsa'nın ölümü ve dirilişine ve bu gerçeklerin onun yaşamındaki etkilerine iman ederse (güvenirse) günahlarından ve sonuçlarından kurtulacaktır. İsa'nın ölümü günahları bağışlatan bir kurban (kefaret kurbanı) işlevi görmüştür. Bu nedenle Hristiyanlar kurban kesmez. Dört kanonik İncil'de sık sık İsa'nın Mesih olduğu belirtilir.
Yeni Ahit'in Hristiyanlar açısından anlamı: Yeni Ahit ya da Yeni Anlaşma Hristiyanlar için, İncil'den başka, İsa Mesih'in ölmeden önce havarileriyle yediği son yemekteki sözlerinde yer alan, Tanrı'nın İnsanlık ile yaptığı ruhsal antlaşmayı ifade eder. Hristiyan inanışına göre bu anlaşma, Eski Ahit'te geçen ve Tanrı'nın Sina Dağı'nda İsrael ile yapmış olduğu antlaşmanın yerini alır.
İsa kimdir?
İncil'ler Celile'li bir marangoz, öğretmen ve şifa dağıtıcı olan İsa'nın hayatını özetle anlatırlar. İsa bir Yahudi olarak Roma İmparatorluğu'nda, Hristiyan ve İslami kaynaklara göre bir "mucize eseri" Bakire Meryem'den, babasız dünyaya geldi. Yahudilerin yüzyıllardır beklediği Mesih olduğunu ileri süren İsa, dini öğretilerini yaydı ve geniş bir kitleyi peşinden sürükledi. Bazı Yahudi din adamlarının teşviki ve Roma'nın Yahudiye eyaletinin valisi Pontius Pilatus'un emri ile Kudüs'te çarmıha gerildi (MS 29-36). İslamiyet'e göre çarmıha gerilen kişi İsa değildir ve tanrı tarafından İsa gibi gösterilmiştir. Bununla birlikte az sayıda tarihçi ve araştırmacı İncil'ler ve Kuran'da bahsi geçen ve tarihi dökümanlarda ismine rastlanılmayan İsa'nın mitolojik bir karakter olabileceğini düşünmektedir.
Genel kabule göre 4 kanonik İncil, I. yüzyılda yazılmışlardır. Hristiyan tarihçilerin ve Kitab-ı Mukaddes konusunda araştırma yapan teorisyenlerin birçoğu, İsa'nın Celileli bir öğretmen ve marangoz olduğu; şifa dağıttığı; Yahya peygamber tarafından vaftiz edildiği; "halkı isyana teşvik etmek" suçuyla, Yahudi din adamlarının teşviği ve Roma İmparatorluğu'nun Yahudiye eyaletinin valisi Pontius Pilatus'un da emriyle Kudüs'te çarmıha gerildiği konusunda hemfikirdir. İslam'da İsa peygamberin tarihsel kişiliği Hristiyanlık ile benzerlik gösterse de çarmıha gerilmekten mucizevî bir şekilde kurtulduğu düşünülmektedir ve ilahlaştırılmasına karşı çıkılmaktadır. Buna rağmen bazı tarihçi ve araştırmacılar, İsa'nın gerçek bir şahsiyet olduğu konusunda şüphecidirler. Dini metinlerde, İncil'de ve Kur'an'da sıkça bahsinin geçmesine rağmen tarihi belgelerde ismine rastlanmayışını, mitolojik bir karakter olabileceğine yorarlar. Yeni Ahit'teki İsa ile ilgili bilgilerin Eski Mısır tanrısı Horus ile büyük benzerlik gösterdiği iddia edilir.
Resim: Horus ve İsa benzerliği
Hristiyan inancında İsa tanrının oğlu ve bizzat tanrının kendisidir. Baba (Tanrı) ile insanlar arasında aracı, Beklenen mesih, kurtarıcı, rab, tanrı ile aynı "öz" den olan, güçlü tanrı, tek insan, dünyanın tek kralı, Kutsal Üçlü Birlik'teki kişilerden "oğul"dur. Hristiyan kaynakları onu "İsa Mesih" olarak anarlar.
İsa'nın tanrısal ve insani özellikleri farklı mezheplerce farklı yorumlanır. Hristiyanlığın Monofizit görüşüne göre insani tabiatı ile tanrısal tabiatı, Tanrısal özü altında erimiş ve ayrılmaz bölünmez tek bir tabiat meydana gelmiştir. Çarmıhta, İsa'nın insani tabiatı gibi ilahi tabiatı da acı çekmiştir. Meryem Theotokosdur, yani Tanrı anasıdır.
Diofizit görüşe göre ise insani ve tanrısal olmak üzere birbirinden bağımsız iki tabiatı vardır. Çarmıha gerildiğinde ilahi tabiatı bedeninden ayrılmış, sadece insani tabiat acı çekmiştir. Meryem, insan olan İsa'nın annesidir dolayısıyla da ona Theotokos yani Tanrı anası denemez.
Ortodoks, Katolik ve Protestanlara göre İnsani ve Tanrısal iki tabiatı olup bunlar asla birleşmezler, karışmazlar ve ayrılmazlar. (2. bölümde mezhepsel farklılıklar detaylı bir şekilde anlatılacaktır.)
Resim: Meryem ve İsa bebek
Resim: Ravenna Aziz Apollinare Nuovo Bazilikası'nda, İsa'yı tasvir eden 6. yüzyıla ait bir mozaik.
İsa’nın sözleri:
- Tanrı ruhtur, O'na tapınanlar da ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar
- Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur.
- Düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin.
- Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz fazladan ne yapmış olursunuz?
- İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Kutsal Yasa'nın ve peygamberlerin söylediği budur.
- Göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun.
- Dar kapıdan girin. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur.
- Ne mutlu yaslı olanlara! Onlar teselli edilecekler.Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Onlar yeryüzünü miras alacaklar. Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Onlar doyurulacaklar.Ne mutlu merhametli olanlara! Onlar merhamet bulacaklar.Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Onlar Tanrı'yı görecekler. Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Göklerin Egemenliği onlarındır
- Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar.
- Bedenin ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa, tüm bedeniniz aydınlık olur.
- Dünyaya ışık geldi, ama insanlar ışığın yerine karanlığı sevdiler. Çünkü yaptıkları işler kötüydü.Kötülük yapan herkes ışıktan nefret eder ve işleri açığa çıkmasın diye ışığa gelmez.
- Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği fark etmezsin?
- Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapıyı çalana kapı açılır.
- Bir kimse sudan ve Ruh'tan doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliğine giremez.
- Ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur. Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, yalan tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.
- Benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir su kaynağı olacak
- Gökten inen öyle bir ekmek var ki, ondan yiyen ölmeyecek. Gökten inmiş olan diri ekmek ben'im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim ekmek de benim bedenimdir.Bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir. Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda.Yaşayan Baba beni gönderdiği ve ben Baba'nın aracılığıyla yaşadığım gibi, bedenimi yiyen de benim aracılığımla yaşayacak. İşte gökten inmiş olan ekmek budur. Atalarınızın yedikleri man gibi değildir. Atalarınız öldüler. Oysa bu ekmeği yiyen sonsuza dek yaşar.
İsa'nın yaşadığına dair birinci ağızdan, yani onunla aynı dönemde yaşamış olan ve onun doğumuna, çarmıha gerilişine ve İncil'de anlatılanlara tanık olup doğrulayan bir tarihçi veya yazılmış bir kitap yoktur. Aynı zamanda yaşamış olan Suetonius, Pliny the Younger, Joesphus ve Justus gibi tarihçiler İsa'dan ya hiç söz etmez, söz edilen yerlerde de, İsa peygamber olarak bakire Meryem'den mucizevi bir şekilde dünyaya gelip çarmıha gerilen ve sonra yeniden dirilen, mucizeler gerçekleştiren biri olarak değil; mitolojik bir karakter, Yahudi bir öğretmen, Ferisilerin inançlarını popülerize eden bir gezgin ve hatta Mısır, Pers, Hint dinlerindeki kutsal kişilerin taklidi olarak söz eder. İncil sonradan yazıldığı için bilinenler de bunlardan ibarettir. Zaten 18.-19. yüzyıla kadar da İsa'nın varlığı sorgulanmamıştır. Onunla aynı dönemde yaşamış olan ve İncil'de adı geçen diğer tarihi figürlerden (John Baptist, Kral Herod, Pontus Pilates..vb) birçok dönem tarihçisi bahsediyorken, İsa için durum böyle değildir.
İsa’ın Yahudilerce beklenen o Mesih olduğunu ilk kim dile getirmiş?
İsa’nın beklenen Mesih olduğunu söyleyen, onu tanıyan ilk kişilerden ve oniki havariden biri olan Simon'dır. Onun bu tanıklığı üzerine İsa’da Simon’a “kaya” anlamına gelen Petrus adını veriyor ve şöyle diyor:
“...ben Kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım; ve ölüler diyarının kapıları onu yenmeyecektir. Göklerin krallığının anahtarlarını sana vereceğim.” (Matta 16:16-20)
İsa’nın bu sözlerinden yola çıkan Katolik kilisesi, İsa’yı ilk Papa olarak kabul etti. Ve işte ilk Kilisede Antakya'da bir kayaya oyulmuş oldu. Sayıları gitgide artan Mesih inanlıları aziz Barnabas’ın önderliğinde bir yıl boyunca orada toplantılar yaptılar ve bu kişiler ilk kez orada “Hristiyan” diye adlandırıldılar. Sonra Barnaba, Saul'u aramak için Tarsus'a gitti. Onu bulunca da Antakya'ya getirdi. Böylece Barnaba ve Saul bütün bir yıl oradaki inanlılar topluluğuyla bir araya gelerek büyük bir kitleyi eğittiler. Öğrencilere ilk kez Antakya'da Mesihçiler adı verildi. (Elçilerin işleri 11:25-26)
Peki bu insanlar Yeruşalim'den Antakya'ya nasıl gelmişlerdi? Yani Mesih inancı ilk olarak Ortadoğud'a ortaya çıktı diyoruz ama Antakya ve çevresi bahsettiğimiz bu bölgeden epeyce uzakta kalmaktaydı, nasıl olurdu da Mesih inancı bu kadar kısa bir sürede bu kadar geniş bir alana yayılmıştı? Bunun cevabını yine Yeni antlaşmada görmekteyiz. Elçilerin İşleri kitabında bahsedilen Pentikost gününü, bu olayların cereyan ettiği gün olarak bilmemizde fayda vardır. Diasporaya dağılmış olan Yahudiler (İsrail bölgesi dışında yaşayan) senede belirli aralıklarla bir araya geliyorlar ve orada hep beraber tapınıyorlardı. İşte tam bu sırada Tanrının yapmış olduğu bir mucize aracılığıyla tüm dünyadan gelmiş olan Yahudiler müjdeyi kendi dillerinde duyabilme fırsatını bulabilmişler ve birçoğu da Mesih İsa’yı kurtarıcıları olarak kabul etmişlerdi. Şimdi konumuz biraz daha açıklığa kavuşmaktadır.
Resim: Sümela Manastırı
Bu yeni inanç hala varlığını Yeruşalim'de sürdürüyordu ve İsa Mesih’in göğe alınmasından sonra elçilerin bir kısmı hala oradaydı. Sonraları Yeruşalimde yapılan bu toplantılarda, Yahudi adıyla “Saul” diye bilinen ve sonradan havariler arasına alınan Pavlus da bulunmaktaydı. İsa Mesih’in ortaya koymuş olduğu ilkeler ve görüşler Yahudiliğin yeni, değişik bir yorumundan başka bir şey değildi aslında. İsa Mesih de yeni bir inanç getirdiğinden söz etmiyordu zaten. İsa Mesih Musa’nın şeriatı üzerine yorumlarda bulunuyordu. O haliyle Hristiyanlık, yeni bir inanç olmaktan çok, bir Yahudi mezhebi olarak kalacaktı belki de. İşte bu yeni inancın örgütlenmesinde en aktif rol oynayan insanlardan biriside Pavlus oldu. O bu amaçla uzun yolculuklara çıktı. Başka ülkeleri de kapsayan bu gezileri sırasında Anadolu’yu üç kez dolaştı.
Sakrament, Hristiyanlık'ta tanrının aktif olarak yer aldığına inanılan kutsal ayinlere verilen addır. Hristiyanlık inancına göre sakrament tanrının kutsamasını, merhametini, lütfunu iştirak eden inananlara ulaştıran veya görünmeyen gerçekliği temsil eden görünen semboldür. Buna örnek olarak vaftiz etme verilebilir. Vaftizde su Kutsal Ruh'un hediyesinin lütfunu, günahların affını ve kilisenin bir üyesi olmayı temsil eder. Sakramente bir başka bakış ise Kutsayıcı Lütuf'un onayının fiziki bir işareti olmasıdır.
Katolik ve ortodoks Hristiyanlar'da 7, protestanlarda 2 sakrament inancı vardır. Quakerlar, Salvation Army vb bazı kiliseler ise sakramente inanmaz. 2. bölümde bunları daha kapsamlı bir şekilde ele alacağız.
7 sakrament nelerdir?
- Vaftiz: Hristiyanlığın kabulünün ikrarı.
- Evharistya (Kinonia - Komünyon): Ekmek ve şarap ayini.
- Krizmasyon: Elçisel kilise geleneği, Kutsal Ruh ile güçlendirme.
- Tövbe ve Günah İtirafı: Ruhani kişiye, işlenmiş olduğu günahı itiraf etme, tövbe etmek.
- Yağ sürme: Hasta yağı ve ölüm halindekileri kutsama.
- Ruhbanlık: Rahiplik, Tanrı'ya ve kilise topluluğuna hizmet etmek için kendini adamış kişiler, ruhani görevliler.
- Evlilik: Evlilik antlaşması
* Hristiyanlığın tarihçe ve mezheplerinin anlatıldığı 2. bölüme geçmek için tıklayın.
Yararlanılan kaynaklar:
Şunlar da ilginizi çekebilir: