Dinî konulardaki tartışmalarda, özellikle de bir taraf aşırı dindarsa, sık sık cahillikten kaynaklanan kara delikler oluşur. Bunlar hem tartışmayı yutar hem de zamanınızı çalar. Dindar arkadaşlar, "fikir münakaşası" yapmadan önce bunları öğrenin. Israrla yanlış ve saçma önermelerle artık karşımıza çıkmayın.
* Ahlak, inananlara özel bir ruh hali değildir. Ahlak sözde kutsal kitaplardan önce de vardı--> bkz.
* Bizim için dua etmeyin. Sizin bu saçma şovunuzu takdir edecek, kendi dininizden milyonlarca hasta, sakat, açlıktan kırılan insan var. Onlar için dua edin.
* Sizin tanrınızdan nefret etmiyoruz. Olmayan bir şeyden nasıl nefret edilebilir ki? Pembe fillerden nefret ediyor musunuz?
* Bir şeye "inanıyorum" dediğiniz zaman, bu hayali bir arkadaş sahibi olduğunuzu göstermektedir. Tıpkı bir akıl hastası veya ufak bir çocuk gibi.
* Çoğu zaman en az sizin kadar sözde kutsal kitabınızı biliyoruz. Ayrıca, sizin diğer dinlere düşmanca yaklaşımınızın tersine, biz tüm öğretileri aynı duyarlılık ile incelediğimiz için sizden daha objektif olabiliyoruz-->bkz.
* Bir kitapta, onun Tanrı'nın sözü olduğunun yazması bir kanıt değildir. Bir sonuç, kendi kendisinin sebebi olamaz.
* Hayır, Hitler ateist değildi.
* Sizin peygamberleriniz ve sözde-mucizeleri tarihteki ne ilk ne de son örneklerdir. Aynı temada sayısız mitolojik örnek ve kişi vardır-->bkz.
* İspat yükümlülüğü (İng. Burden of proof) iddia edene aittir. Tanrı'nın varlığı hakkında ispatı yapmak dindarlara düşer. Olmayan bir şeyin, ispatı da olmaz.
* Kalbi duygu diye bir şey yoktur. Kalp, kan pompalayan bir organdır. Duygular ve düşünceler beyinden başlatılmaktadır.
* (favorim) Herhangi bir konuda fikir yürütürken İncil'den, Kuran'dan, Tevrat'tan, Hadis'ten, hacı-hocadan alıntı yapmak zaman ve işgücü kaybıdır. Siz, kendi aranızda konuşurken bu şekilde birbirinize üstünlük sağlıyor olabilirsiniz. İki tarafın da güvendiği bir kaynağa başvurmak tutarlı olabilir. Ama lütfen, bizimle konuşurken/yazışırken şunu anlayın: Örneğin Kuran'ı ele alalım, bizim için bir zırvalar bütünüdür. Dolayısıyla ona eklemlenmiş tüm külliyat da zırvadır. Bu nedenle kendi düşüncenizi, mümkünse sade bir dilde kendi cümlelerinizi kullanarak anlatın. Kendinizi desteklemek için sürekli bu külliyata başvurmanız inanılırlığınızı azaltmaktadır. Ayrıca bu durum, düşünce üretmekten aciz olduğunuz, ancak papağan gibi tekrar edebildiğiniz izlenimini vermektedir.
* Biz tek tip insanlar değiliz. Hayatın farklı alanlarından, farklı ortamlardan geliyoruz. Bilime, Sanata, Politikaya, Dünyaya bakışımız farklı olduğu kadar dine bakışımız da farklı. Ortak bir paydamız, yazılı bir kurallar bütünümüz yok.
* Bilim insanları dinleri ile değil meslekleri ve yapıtlarıyla bilinir. Ünlü Hıristiyan alim Newton denmiyorsa, ünlü katolik bilgin Pasteur denmiyorsa, büyük ateist kelamcı Freud denmiyorsa, meşhur deist üstad Edison denmiyorsa, ünlü Müslüman alim diye bir şey de yoktur. Dolaylı yolla İslam'ı övmek için, tartışmaya hiçbir katkı sağlamayan İbn-i'lere boşuna atıf yapmayın.
* Evrim teorisi çökmedi. Dedenizin dedesinin zamanında da "evrim çöktü" diye propaganda yapılıyordu, ama 150 yıldır nasıl oluyorsa bir türlü çökmedi-->bkz.
* 150 yıllık süreçte bilimdeki gelişmeler evrimi destekler niteliktedir. "150 yıl önceki teknoloji çok ilkeldi" şeklindeki iddia geçerli bir kanıt değildir. Kaldı ki, tekerlek de 5000 yıllık bir keşif ama hala kullanıyoruz.
* Evrim bir "ateist öğretisi" değildir-->bkz.
* Darwin ateist değildi.
* Evrim, Müslümanları aldatmak için kasıtlı olarak üretilmiş bir Yahudi/Hristiyan komplosu da değildir.
* "Darwin bile kendi teorisine inanmıyordu" tarzı iddialar çocukçadır. Darwin bu konuya ömrünü adamıştı.
* Fantastik atlaslar ile evrimi çökertmeye çalışanlar dünyada alay konusudur. Haber konusu olması ve ilgi çekmesinin nedeni, "Bunlara inanan hakikaten var mı, bu kadar cahillik nasıl olabilir?" gibi sorunsalların irdelenmesidir.
* Biz maymunlardan gelmiyoruz. Hatta evrimsel açıdan diyebiliriz ki insanlar en az 200.000 yıldır "insandan geliyor"-->bkz.
* 200.000 yıl önceki insanlar da maymundan gelmiyor. Ortak ata diye bir kavram var. Ve bu kavramın ifade ettiği canlı, evrimsel süreçte geriye doğru gidildikçe değişir. Bu ortak ata maymuna da benzer, balığa da benzer-->bkz.
* Şu saçma iddiayı kim ortaya atmış bilmiyorum ama sık rastladığım için yanıt vereyim. Buna göre maymun yavruları doğar doğmaz tek başlarına hayata atılırmış ama insan yavrularına yıllarca bakım gerekirmiş. Bu nedenle de insan evrim geçirmiş olamazmış(!) Gorillere 5 yaşına kadar aralıksız anneleri bakar. Ömürleri zaten ortalama 30 yıl olan bu canlılar, 11-12 yaşından önce de kendilerini koruyamadıkları için sürüden ayrılamazlar.
* Türleşme, insan gibi gelişmiş canlılarda kanlı canlı görülebilen, dünden bugüne sonuç veren bir şey değildir. Çünkü insan ömrü, evrimsel sürece göre çok kısadır. Mikroevrim ise gözlemlenebilir-->bkz.
* Evrim teorisi dünyaca kabul görmüştür ve üstünde bilimsel konsensüs vardır-->bkz. Evrim teorisi modern bilimdeki en güçlü teorilerden bir tanesidir. Yüz binlerce bağımsız gözlem ve araştırmayla sınanmış, biyoloji biliminin paleontolojiden moleküler genetiğe kadar her alanında doğal olayları öngörmekte başarılı olmuştur. Son 150 yılda evrim teorisini çürütebilecek hiçbir ikna edici kanıt ileri sürülmemiştir. "Alt tarafı teori..." gibi saptırmalar çocukçadır-->bkz.
* Ve hayır, evrim hala çökmedi!
Kaynak: Eklenen resimler ve bkz. linkleri dışında yazının kendisi Agnostik.org'dan alıntıdır.
Şunlar da ilginizi çekebilir: